LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

105 100 YIL SONRA LOZAN ANTLAŞMASI VE AZINLIKLARA BAKIŞ Lozan sonrası dönemden günümüze kadar Türkiye’nin sürekli antlaşmayı ihlal ettiğini kanıtlamak da bu farklı anlamlar arasındadır. Azınlıklar konusunda Türkiye’nin son dönemlerde imzacı olduğu uluslararası belgeleri referans göstermek yerine 100 yıl önce imzalanmış Lozan Barış Antlaşmasını belge olarak göstermeye çalışmak, şaşırtıcıdır. Lozan Antlaşması’nın azınlıklara sunduğu Milletler Cemiyeti sistemi içinde verilen garantiler incelendiğinde, Türkiye’nin ihmali olduğunu ifade edenlerin neden bu garantiler sistemini devreye sokmayanları söz konusu etmediklerini ayrıca incelemek gerekir. Tüm tartışmalar bir yana Lozan Barış Antlaşması’nın 44. Maddesi azınlıklara ilişkin uygulamalarda Milletler Cemiyeti garantisini peşinen kabul etmiştir. Azınlıklara ilişkin her türlü anlaşma dışı uygulama Milletler Cemiyeti’nin denetimine açıktır ki bu anlayış, devrinin “ulusal egemenlik” ilkesinin oldukça üstündedir. Günümüzde azınlıklara ilişkin geliştirilmek istenen uluslar üstü güvence, tüm ulusları kapsayacak bir denetim anlayışı bugün dahi gerçekleştirilemeyen; ancak arzulanan ideal azınlık tasarımı olarak algılanabilir. Türkiye’de ise bu azınlık güvence sistemi, alt kimlikler tarafından hızla korunma faktörü olarak algılanmaktadır. Öyle ki Cumhuriyet döneminin ulus-devlet oluşumunda çoğunluk olarak kabul edildiği için Türkiye’nin kurucu unsurları arasında sayılan birçok farklı etnik grup, daha önce azınlıklara verilmiş olan yukarıda adı geçen haklar silsilesinden yararlanmak isteğini sıklıkla dile getirmeye başlamışlardır.8 Lozan Barış Antlaşması sonrası geçen süreçte etnik gruplar sadece azınlıkların kendi kültürel haklarını geliştirirken kendilerinin bu haktan mahrum kalmalarını eleştirel bir çerçevede ele almışlardır. Kendi kültürlerini geliştirmek için azınlıklara ilişkin sözleşmeleri adeta güvence olarak algılamaya başlamışlardır. Azınlık tartışmalarının Birinci Dünya Savaşı’nın çıkış nedenleri arasında olmasının sonucu olarak ulusalcı tezlerin ön plana çıktığı dönem için “Ebedi Barışı” sağladık diyebilmek oldukça önemliydi. Alınmaya çalışılan tüm önlemler bu anlayışın izlerini yoğun olarak taşımaktaydı. 8 İsmail Göldaş, Lozan Biz Türkler ve Kürtler, İstanbul, Avesta Yayınları,1999,s.7-10.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1