LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

108 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN VE LOZAN’IN 100. YILINA ARMAĞAN Geçmişi çok eskilere dayanan bu kavram, zaman içerisinde kendini tanımlamak üzere yeni kelimelere ihtiyaç duymuştur. Çünkü göçen kitlelerin veya bireylerin göçten anladıkları değiştiği gibi, onları kabul eden ülkelerin göçe yükledikleri anlam da değişmiştir. Özünde bir zorunluluk ve istem dışı bir hareketlenmeyi anlatan göç, özellikle değişen teknoloji, sanayileşme gibi bir takım yeniliklere bağlı olarak, arzu edilen bir anlam ifade etmeye başlamıştır. Bu genel yargının yanında, elbette aynı dönemde göçü daha çok karakterize eden zorunluluğa dair örnekler de bir arada şekillenebilmiştir. Dolayısıyla aynı dönemde biri diğerinden daha ağır basıyor olmasına rağmen, göçü genel olarak “Zorunlu Göç” ve “Gönüllü Göç” olarak iki farklı kimlik içerisinde tanımlamak olası. XIX. yy’da Avrupa’nın ekonomik durumu ve nüfus, endüstriyel devrim, ulaşımdaki teknik ilerleme gibi bir dizi değişiklik gönüllü göçü tetiklemiştir. 1815-1914 tarihleri arasında kıtalararasında büyük hareketlenmeler olmuş ve çok sayıda insan yer değiştirmiştir. Avrupa ülkelerinin tarım işçisine olan ihtiyacı göçün teşvik edilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Uluslararası gönüllü göç, savaş yılları süresince devam etmiş ancak, 1930’lu yıllardaki ekonomik bunalım ve göç politikalarındaki kısıtlama nedeni ile düşmeye başlamıştır.4 Türk tarihi açısından bakıldığı zaman ise göç olgusunun İmparatorluğun hayatında her zaman derin bir etkiye sahip olarak bulunduğunu görmek mümkün. Malazgirt zaferinden sonra Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun himayesi altında Anadolu’nun doğudan gelen Türk kitleleri tarafından iskân edilmesi sistematik bir şekilde başlamıştır. Anadolu’nun fethinin geçici bir akın ya da sırf bir askeri hareket olarak kalmayıp sistematik bir iskân halini almasında Orta Asya’dan başlayan bu yoğun ve devamlı göç hareketinin büyük rolü vardır. Selçuklu İmparatorluğu Anadolu’yu iskân ederken büyük ve kuvvetli aşiretleri çeşitli parçalara ayırarak birbirinden uzak alanlara göndermiş ve böylece herhangi toplu ve kuvvetli bir birliğin isyan olasılığını ortadan kaldırdığı gibi milli bir teşki4 Ryszard Cholewinski, Migrant Workers in International Human Rights Law, Their Protection in Countries of Employment, Oxford 1997, s. 15-16.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1