LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

109 LOZAN’A KADAR GÖÇ VE LOZAN ANTLAŞMASI SONRASINDA MÜBADELE UYGULAMASI latlanmaya da yol açmaya çalışmıştır. Bugünkü Anadolu’nun birbirinden uzak yerlerinde Oğuz Türklerine (Kınık, Afşar, Bayındır, Salur, Bayat, Çepni vb.) dair isimler taşıyan köylere rastlanması bu nedenden dolayıdır. Moğol istilası önünden kaçan bu gruplar Anadolu’daki Türk-İslam nüfusunu büyük ölçüde çoğalttığı gibi, onlarla birlikte göçe kalkışabilecek kadar az çok geliri olan birtakım köylü halk, zengin tacirler, fikir ve sanat adamları, dervişler de gelip Anadolu’ya yerleşmişlerdir.5 Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunda son derece etkili olacak olan bu nüfus, Osmanlı Padişahlarına İmparatorluğun kurulması için gerekli olan askeri sağlamıştır. Boş topraklar üzerinde Orta Asyalı muhacirler tarafından kurulan zaviyeler ve dervişlerin, Ahilerin, Osmanlı İmparatorluğu’nda dini ve mesleki örgütlenme dışında iskân çalışmaları içerisinde de büyük önemi vardır. Ömer Lütfi Barkan’ın ifadesi ile “Gerek Ahileri gerek diğer tarikat müesseselerini köylerdeki faaliyetleri ile, bilhassa köylerde tesis ettikleri zaviyeler ile, memleketin imar ve iskânı ile dini propaganda işlerine yaptıkları yardım bakımından ve tamamen hususi bir zaviyeden” yorumlamak gerekmektedir. Çok sayıda şeyhin Osmanoğulları ile birlikte Anadolu’nun batı bölgelerine gelip yerleşmiş olması hem gazilerle birlikte memleket açmak ve fütuhat yapmak amacına hizmet etmiş ve hem de köyler ve diğer boş alanlara yerleşmeleri sonucunda ziraatle ve hayvan yetiştirmekle uğraşmalarına neden olmuştur. Böylece dervişlerin yerleştiği yerler bir kültür ve tarikat merkezi halini almaya başlamış ve bu muhacir akını batıya doğru ilerledikçe söz konusu zaviyeler de buna bağlı olarak batıya doğru ilerlemeye başlamıştır. Dolayısıyla dağ başlarını, boş ve çorak toprakları işlemek için yerleşen, çocukları arttıkça köyler oluşturan ve yerleştikleri toprakları yavaş yavaş bir kültür ve iktisat merkezi haline getiren bir takım muhacirler karşımıza çıkmıştır. Zamanla kendiliğinden bir iskân ve kolonizasyon şekli olmaktan çıkarak hükümetin kontrolü altında çalışan bir hizmet sektörüne dönüşen bu zaviyeler memleketin nakil ve mübadele işlerinin düzenli yerleşmesine hizmet etmiştir.6 5 Fuad Köprülü, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Ankara 1988, s. 40-42. 6 Ömer Lütfi Barkan, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler”, Vakıflar Dergisi, Sayı II, Ankara 1942, s. 284, 288-291, 293, 301.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1