LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

124 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN VE LOZAN’IN 100. YILINA ARMAĞAN Kuruluş yıllarına denk gelen bu dönem, içinde pek çok çelişkiler barındıran sıkıntılara sahne olmuştu. 19. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde başlatılan modernleşme faaliyetleri birçok açıdan batılılaşmayı da beraberinde getirmişti. Ancak batı değerlerinden yapılan iktibaslara rağmen İmparatorluk kurtarılamadı ve çöktü. Yeni Türkiye’nin kurucuları bunun farkındaydı ve önlerinde iki seçenek vardı. Birincisi, hisleriyle, duygularıyla hareket ederek bütünüyle batılılaşmaya yüz çevirmek; ikincisi de akılcı karar verip, batı ile ilişkilerini rasyonel bir zeminde sürdürmek. Nitekim büyük oranda 19. Yüzyıl boyunca ama özellikle Tanzimat’tan sonra sürdürülen batılılaşma siyasetini Osmanlı mirasını takip eden ikinci yol tercih edildi. Türkiye’de birbiri ile çelişse de batılılaşmayı öne çıkaran pek çok program hayata geçirildi. Eğitimden gündelik hayata pek çok alanda batılı değerler benimsenirken; dış politikada Lozan’da alınan sonuçları koruma adına daha ziyade statüko benimsenecektir. Mustafa Kemal’in 1922 yılında Mısır’da yayımlanan biyografisinde yer alan ve 14 Temmuz 1922’de Fransızların Bağımsızlık Bayramı münasebetiyle yapılan törendeki konuşması oldukça manidardır. Dünyayı idare edenlerin kulaklarını açarak dinlemeleri gereken bir gerçek vardır. O da şudur: Fikirler toplar ve tüfekler ile baskı ve şiddetle ölmez. Baskılar ve özgür düşünceye karşı açılan savaşlar daima aksi sonucu doğurur ve milletin fikrine daha çok sarılmasını sağlar. Bunun en açık göstergesi Fransız İhtilali ve Fransız halkının galebesidir.1 Bu konuşma özel şartlarda söylenmiş olsa da burada henüz Cumhuriyeti ilan etmemiş olan Türkiye’nin batıdaki özgürlükçü düşüncelere yakın durduğunun açık bir ilanıdır. Yeni Türkiye, asırlarca beraber yaşadığı ve aynı tarihi paylaştığı Araplara karşı da benzeri bir politikayı takip edecektir. Her ne kadar Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Şerif Hüseyin gibi bir kısım Araplar Osmanlı aleyhinde İngilizler ile işbirliği yapmış ise de Türk dış politikası bunu hiçbir zaman problem olarak görmemiştir. Hatta Arap ülkelerinde bu isyanın uzun zaman “Büyük Arap Devrimi” olarak gösterilmesi ile de 1 Bu konuşma 1922’de Mısır’da yayımlanan bir kitapta yer almaktadır: Emin Muhammed Said, Karim Halil Sabit, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Hayatı, Anadolu’da Türk Millî Mücadelesi, çeviren, Zekeriya Kurşun, İstanbul 2010, s. 80.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1