LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

129 LOZAN SONRASI TÜRKİYE VE ARAP DÜNYASI Lozan konferansı Türkiye ile Arap komşuları arasında çatışmalara sebep olacak problemler de bırakmıştı. Bunlardan biri Birinci Dünya savaşı sonunda haksız bir şekilde işgal edilen Musul vilayeti; bir diğeri de Suriye sınırında yer alan ve Fransızların işgalinde olan (Hatay) İskenderun Sancağı meseleleri idi. Türkiye, Lozan konferansında hukuki ve tarihi deliller sunarak her iki bölgeyi de talep etmiş olmasına rağmen yukarıda işaret edildiği gibi çözümler sonraya bırakıldı ve halledilemedi. Bu yüzden Türkiye’nin kuruluş yıllarında komşuları ile olan ilişkilerini (aslında komşuları değil, onlar adına karar veren İngiltere ve Fransa ile) bu meseleler belirleyecektir. Musul meselesi yüzünden Türkiye, İngiltere ile savaş eşiğine geldi ama ülke içinde çıkan Şeyh Said isyanı bu savaşa imkân vermedi. Mesele Milletler Cemiyeti’ne havale edildi. Türkiye çözüm için bölgede referandum yapılmasını önerdi. Ama İngiltere buna rıza göstermedi. Zira İngiltere zaten bu bölgeyi petrol kaynakları için işgal etmiş ve ihtiyaç duyduğu imtiyazları almadan bırakmak istemiyordu. Nihayet Milletler Cemiyeti İngilizlerin menfaatine uygun bir karar alarak, 1925 yılında Musul’u Irak’a bağladı. Türkiye de bölge barışı adına 1926 yılında İngiltere ile yaptığı bir anlaşma ile bu sancılı kararı onayladı. Yukarıda da işaret edildiği gibi Türkiye ile Suriye Sınırı 1921 yılında Türkiye ile Fransa arasında yapılan Ankara Anlaşması ile çizilmiş ve Lozan’da da aynı şekilde onaylanmıştı. Ancak Hatay meselesi ancak otuzlu yılların sonunda çözülecektir.5 Bu olaylarda görüldüğü gibi Türkiye, Arap komşularına karşı politikalarını Lozan anlaşmasının ve dış dünyanın etkisinde sürdürmek zorunda kalmıştır. Ancak sorunları mümkün olduğunca çatışmalardan 5 Hatay/İskenderun meselesi ancak II. Dünya Savaşı’nın yaklaştığı yıllarda çözümlenebilecektir. Bu anlaşmaya göre İskenderun Sancağı Suriye topraklarında kalacak fakat özel bir idaresi olacaktı. Burada yaşayanların çoğunluğunun Türk olması hasebi ile bu idarenin resmi dili de Türkçe olacaktı. Nitekim orada bu esaslar dahilinde bir idare kuruldu fakat istikrar sağlanamadı. Fransa’nın 1936 yılında Suriye ve Lübnan’a bağımsızlık vereceğini açıklaması üzerine İskenderun Sancağı meselesi de bir sorun olarak ortaya çıktı. Bu bölge, Suriye’ye mi yoksa Türkiye’ye mi verilecek; ya da bağımsız bir devlet mi olacaktı? Bu gelişmeler ışığında Türkiye, İskenderun’a (Hatay) da bağımsızlık tanımasını resmen Fransa’dan istemiştir. Ancak Fransa bunu reddedince anlaşmazlık Milletler Cemiyeti’ne taşınmıştır. Milletler Cemiyeti, “İskenderun’un kendi iç işlerinde bağımsız fakat dış işlerinde Suriye’ye bağlı özerk/muhtar bir yapı” önermiştir. 1939 yılında Avrupa’da II. Dünya Savaşı baş gösterince Türkiye Fransa’ya müracaat ederek, “Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşılık”, İskenderun’a bağımsızlık verilmesini kabul ettirmiştir. Kısa bir süre sonra ise İskenderun Milli Meclisi’nin aldığı bir kararla “Hatay” Türkiye’ye ilhak olmuştur.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1