LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

159 LOZAN ANTLAŞMASI BAĞLAMINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI VE GÜVENLİK POLİTİKASI Ocak 1923’te bir sözleşme ve protokol imzalanmıştı. Buna göre Türkiye’de kalan Rumlarla, Yunanistan’da kalan Türklerin değişimi yapılacak, yalnız 30 Ekim 1918’den önce İstanbul Belediye sınırları içinde “yerleşmiş - établi” bulunan Rumlarla, Batı Trakya Türkleri bu değişimin dışında tutulacak, yani bunlar bulundukları yerlerde kalacaklardı. Yine bu sözleşmeye göre, bu sözleşmeyi uygulamak üzere Türk ve Yunan temsilcilerinin de dâhil bulunduğu bir milletlerarası karma komisyon kurulacaktı. Türkiye ile Yunanistan arasında 1 Aralık 1926’da bir antlaşma yapıldı. Ancak bu antlaşma uygulanamayarak gerginlik devam etti. Gerginlik, askeri çözümleri gündeme getirmeden Yunanistan Başbakanı Venizelos, gerginliğin Yunanistan’a vereceği zararları dikkate alarak işi yumuşatma eğilimine girdi ve diyalog yolu ile çözüm önerdi. Türkiye’de buna karşılık verince iki devlet arasında, iki ülkenin nüfus değişiminin esaslarını düzenleyen 10 Haziran 1930 tarihli Ankara Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile yerleşme tarihleri ve doğum yerleri ne olursa olsun, İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türklerinin hepsi “yerleşmiş ahali - établi” deyiminin kapsamı içine alındı. Ayrıca iki memleketin azınlıklarına ait mallar konusunda da birçok düzenlemeler yapıldı. Bu şekilde 6 – 7 yıldır devam etmekte olan anlaşmazlık sona erdi. Bundan sonra Türk – Yunan ilişkileri tarihlerinde ilk ve uzun süreli olarak bir dostluk ve işbirliği dönemine girdi. Bu dostluk ve işbirliği hem Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerini hem de Balkanlarda barışın ve güvenliğin sağlanması için oluşturulan 1934 tarihli Balkan Antantı’nın kurulmasına sebep oldu. Türk Yunan ilişkileri 1954’e Kıbrıs uyuşmazlığı ile kırılmaya uğramıştır.34 Türkiye, 1930’dan itibaren bölgesel ve dünya politikalarında barışçı ve kolektif güvenlik anlayışına uygun gelişmeler içine girmesi ve Lozan’dan kalan sorunlarını önemli ölçüde barış ve diplomasi kanalıyla çözmesi, başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın Türkiye’ye olan ilgisini arttırdı. 1932 tarihli Silahsızlanma konferansının 13 Nisan 1932 oturumunda Türkiye, Milletler Cemiyeti’ne üye olabileceğini resmen bildirdi. Milletler Cemiyeti Konseyinin 6 Temmuz 1932 tarihli oturumu ve 43 devletin 34 Faruk Sönmezoğlu, “1919-1938 Kurtuluş Savaşı ve Atatürk Dönemi Uluslararası Durum”, içinde Türk Dış Politikası 1919-2008, Haydar Çakmak, (ed.), Ankara, Barış Platin Yayınları, 2008, s. 148.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1