LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

160 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN VE LOZAN’IN 100. YILINA ARMAĞAN ittifakı ile Türkiye Milletler cemiyetine üye oldu ve bu teşkilata, katıldıktan sonra sonuna kadar ve samimiyetle bağlı kalmış barışın korunması için Cemiyeti daima desteklemiştir. Ayrıca Türkiye’nin Milletler Cemiyetine katılması Balkanlarda da işbirliğini ve yakınlaşma faaliyetlerini arttırmıştır. Türkiye, takip ettiği dış politikanın gereği olarak, hem dünya barışının korunmasına hizmet etmeye çalışmış, hem de bölgesel olarak kalıcı bir barışın tesisi yönünde önemli çabalar harcamıştır. Bu bölgesel faaliyetlerin en yoğun olduğu alan, özellikle Avrupa’daki gelişmelere paralel olarak Balkanlar olmuştur. Türkiye, bu bölgede barış taraftarı olduğunu 15 Aralık 1925’te Arnavutluk’la, 18 Ekim 1925’te Bulgaristan’la, 25 Ekim 1925’te de Yugoslavya ile yaptığı dostluk antlaşmaları ile ispat etmiş, 1930 sonrasında Yunanistan’la arasındaki nüfus değişimi sorununu çözerek ve bu ülkeyle de işbirliğini arttırarak bu politikasını kuvvetlendirmiştir. 14 Eylül 1933 tarihinde Yunanistan’la Dostluk ve Sınır Güvenliği Antlaşması da imzalanınca, Balkanlardaki olumlu hava, bir Balkan Antantı kurulması fikrini daha da olgunlaştırdı. Balkanların istikrar ve güvenliğinin tehlikede olduğu 1930 sonrası gelişmelerle İtalya’nın ve Almanya’nın söylemleri ve gelişmelerle daha da ortaya çıkınca, Türkiye’nin öncülüğündeki başlayan diplomatik faaliyetler, Yunanistan’ın bunu desteklemesi ve Yugoslavya ve Romanya’nın onaylaması ile Balkan Birliği için Atina’da görüşmeler ve karşılıklı ikili antlaşmalar imzalandı. Lozan’dan sonra siyasi alanda Ermeni Sorununun ortadan kalktığı görülmektedir. Bu sorunu oluşturan Rusya İmparatorluğu artık yoktur. O topraklarda egemen olan Sovyetler Birliğinin ise Türkiye’den toprak talebi bulunmamakta ayrıca, emperyalist ülkelere karşı beraberce karşı koyma fikri temelinde iki ülke arasındaki yakın denebilecek ilişkiler gelişmektedir. Ermeni Sorununun çıkmasına yardımcı olan İngiltere ve Fransa da Lozan’ı imzalamış olmakla Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımış, diğer bir deyimle Anadolu’dan Ermenilere toprak verme görüşünü terk etmişlerdir.35 35 Fuat Keyman, “Atatürk ve Dış Politika Vizyonu”, içinde Türk Dış Politikası 1919-2008, Haydar Çakmak (ed.), Ankara, Barış Platin Yayınları, 2008, s. 157.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1