LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

168 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN VE LOZAN’IN 100. YILINA ARMAĞAN dir. Bu dönemde Türkiye’nin dış politikasının oluşmasında dış faktörler iç faktörlere göre daha etkili olmuşlardır. Yeni dünya düzeninde Türkiye, kendisi için tehdit unsuru olan SSCB’ye karşı ABD ve Batı Bloku tarafında bulunmayı tercih etmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın 1945 yılında sona ermesi uluslararası sistemde büyük değişikliklere neden oldu. Bu değişikliklerden en önemlisi iki kutuplu sistemdi. Bu dönemde Türk dış politikasını oluştururken en dikkat çekici şey sistemdeki varlığını sürdürmek oldu. Bu süreçte ortaya çıkan ilk olgu, dünya siyasetinde ve uluslararası ilişkilerde bölgelerin ve bölgesel sorunların, iki kutuplu dünya düzeninin ortaya çıktığı II. Dünya Savaşı ertesinden bu yana hiç olmadığı ölçüde önem kazanmasıydı. Amerika Birleşik Devletleri’nin Soğuk Savaş’tan galip çıkmış olmanın getirdiği özgüvenle “tek kutuplu dünyanın süper gücü” ilan edilmesi ve “yeni dünya düzeni” beklentileri, bu çerçevede tehlikeli bir gelişmeyi perdeledi: “Yeni düzen”de kendi planladıkları biçimde yer almak isteyen Saddam Hüseyin, Slobodan Miloşeviç gibi liderler, etkisi amaçladıklarından çok ötelere uzanan, bölgesel ve küresel boyutlarda krizlere yol açan ve sonunda kendilerini de yok eden maceralara atılmaya hazırdı. Batı bloğu ile Türkiye arasında inişli çıkışlı bir ilişki olmasına rağmen, Türkiye sahadaki varlığını sürdürdü. Çünkü sistemin yapısı bunu gerektiriyordu. İki kutuplu dünya sisteminde bir tarafa ait olmayan ülkeler çok daha büyük tehdit altında olacaktır. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle dünyada eşi görülmemiş bir siyasi ortam ortaya çıktı. İki süper güç arasında bazen çalkantılı bazen de sakin geçen Soğuk Savaş dönemi, Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar devam etti. Sistemin temel yapısını oluşturan bu ilişki, diğer tüm ülkelerin iç ve dış politikalarında etkili olmuştur. Ülkeler sistemdeki yerlerini bulmak ve sağlamlaştırmak için mücadele ettiler. Blok liderleri, ABD ve Sovyetler Birliği, bloklarını güçlendirmenin ve müttefik bulmanın yollarını aradılar. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Türkiye’nin, gergin geçen Soğuk Savaş döneminde kendi yerini bulması, coğrafi konumu ve siyasal durumu bakımından önemli bir ülke niteliği taşımaktadır. İkinci Dünya Savaşı ve sonrası, Sovyetlerin sosyalizmi yaymaları için gerekli ortam hazırlanmıştı. Türkiye, Sovyetlere ve batıdaki sosyalist ülkelere

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1