201 LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN ÖNEMİ Önay ALPAGO* 1. Dünya Savaşı’nın galip gelen ülkeleri, yenilen ülkelerle önce ateşkes antlaşmaları, sonra da barış antlaşmaları imzalamışlardır. Almanya’ya Versailles’da, Bulgaristan’a Neully’de, Avusturya’ya Saint Germen’de, Macaristan’a Trianon’da bu antlaşmalar imzalatılmış; bu ülkeler, bu antlaşmaları hemen hemen tümüyle kabul etmişlerdir. Yenilen devletlerden olan Osmanlı İmparatorluğu da topraklarının işgalini, silahtan ve savunma hakkından yoksunluğunu, ekonomik ve mali konularda bağımsızlığını ve kısıtlılığını içeren antlaşmayı 1920 yılının Ağustos ayında, Sevr’de imzalamıştır. Ali Naci Karacan, Sevres Antlaşmasının öngördüğü bu işgal altındaki Türkiye’yi şöyle anlatır. “Trakya Yunanistan’ın olacaktı; İstanbul uluslar arası olacaktı; Batı Anadolu Yunan sömürgesi olacaktı; Doğu Anadolu Ermenistan olacaktı; Adana Fransız sömürgesi olacaktı; Antalya İtalyan sömürgesi olacaktı; ordumuz olmayacaktı; donanmamız olmayacaktı; saray, büyük küçük bütün devletlerin denetiminde ve Orta Anadolu’da bir iki il bu sarayın çiftliği hükmünde kalacaktı. Maliyemiz, adliyemiz, bayındırlığımız, harbiyemiz, denizciliğimiz, kara sınırlarımız, Boğazlarımız doğrudan doğruya, eğitimimiz ve bütün diğer müesseselerimiz sarayın esir hükümetleri vasıtasıyla yabancı kontrolü altında bulunacaktı. İstanbul Hükümetinin imzaladığı Sevr Antlaşmasını, Ankara BMM Hükümeti tanımamış ve çok sert tepki vermiştir. Hatta Ankara İstiklal Mahkemesinin 1 no’lu kararıyla Sevr antlaşmasını imzalayan heyet üye- * Öğretim Görevlisi, Yeditepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü
RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1