LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

204 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN VE LOZAN’IN 100. YILINA ARMAĞAN ni kabul etmeyen babama yaptığı sitemle karışık bir uyarısı, bir gözdağı vardır. (Şimdi hiçbir isteğimi kabul etmiyorsunuz, ama bu konuları unutmuyorum; hepsini cebime koyuyorum. İleride harap ülkenizi imar etmek, perişan ekonominizi düzeltmek için para aradığınız zaman bize geleceksiniz ve ben o zaman sakladığım bütün bu istekleri cebimden çıkarıp önünüze sereceğim ) demiştir. Babam da bu sözleri hiç unutmadığını söylerdi” açıklamasını yapmıştır. Lozan Barış Antlaşması; 1. Dünya Savaşı’nı bitiren antlaşmalar içinde hala ayakta kalan ve uygulanan tek antlaşmadır. Almanya, Avusturya - Macaristan ve Bulgaristan’la imzalanan antlaşmaların hiçbiri bugün yoktur. Ayrıca Türkiye hem 2. Dünya Savaşı’nın dışında kalma başarısını göstermiş, hem de soğuk savaş döneminin müdahalesinden uzak kalmıştır. Bu nedenle 100 yıldır Lozan Barış Antlaşması varlığını sürdürmektedir. Lozan Barış Antlaşmasının bir özelliği de şudur: Bu antlaşma, cephede kazanılan bir savaş sonrasında, bir yıl içinde kalıcı barış getiren bir antlaşmadır. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra anlaşmalı bir barışa varmak için insanoğlu ne kadar yıl beklendiğini gördü. Ayrıca İsrail-Filistin anlaşmazlığı, Irak-ABD savaşı, Kıbrıs’ta kesin çözüm için yıllardır uğraşılmasına karşın tarafların anlaştığı bir ortama hala erişilememiştir. Ve vermiş olduğu emsalsiz bağımsızlık mücadelesi ile bütün sömürge halklarına örnek olan yeni Türkiye; Lozan Barış Antlaşması ile de Ortadoğu’da barışa ve güvenliğe verdiği katkı ile dünya barışına hizmet etmiştir. Lozan’da toplanacak olan konferansa Ankara Hükümetinin yanı sıra İstanbul Hükümetini de davet ederek Türkiye’deki çift başlılıktan yararlanmayı amaçlayan devletler, karşılarında Mustafa Kemal Paşa ve TBMM Hükümeti’nin karşı hamlesini bulmuşlardır. İstanbul yönetiminin Milli Mücadele’nin sonucundan pay almaya hakkı olmadığını, Egemenliğin artık sadece millete ait olduğunu savunan TBMM; saltanatın kaldırılmasına karar vermiştir. Böylece Lozan Konferansı daha başlamadan Türkiye’nin siyasi ve idari yapısındaki en büyük değişikliğin yaşanmasına zemin hazırlamıştır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1