205 LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN ÖNEMİ Nitekim daha sonra Cumhuriyet’in ilanı, hilafetin kaldırılması, Ulusal Egemenliğe dayalı düzen içinde devrimlerin gerçekleştirilmesi Lozan Konferansına hazırlık aşamasında oluşan koşullar sonrası gerçekleşmiştir. O nedenle Lozan, bağımsızlık savaşının son adımı, laik cumhuriyetin ve devrimlerin ilk adımıdır. Lozan geçmişin yüklerinden, geleceğin ipoteklerinden kurtulmanın adıdır. Sadece siyasi bağımsızlığın değil, adli, askeri, iktisadi ve mali bağımsızlığın belgesidir. Toprağı yanık, tarımı ilkel, sanayiden yoksun, insanı cahil ve yoksul bırakılmış bir toplumun küllerinden yeni ve çağdaş bir ülke olarak doğuşudur. Sevr’in Türkiye için öngördüğü sömürge düzenine razı olmayan Türk Milleti, bağımsızlık hedefine ulaşmak için tam bir ölüm kalım savaşı vermiştir. Lozan’da askeri zaferini, siyasi zaferle taçlandırmıştır. Lozan bağımsızlık belgesi ile önce kapitülasyonlardan kurtulmuş, bir kısmını ödemeyi üstlendiği borçlar için kabul ettirdiği ödeme planı Türkiye’nin çıkarlarına uygun biçimde şekillenmiştir. Neredeyse sanayii “yok” denilecek düzeyde iken 15 yıl içinde, şeker, bez, çimento, şişe-cam-seramik, kâğıt, demir-çelik, hatta uçak fabrikaları ile ülkemiz donatılmışsa, bütün bunlar Lozan’da elde edilen iktisadi bağımsızlığın eseridir. Adı geçen sanayi kuruluşlarını kendi öz kaynakları ile yapan Türkiye, ayrıca telefon, telgraf, tramvay, havagazı, elektrik, demiryolları, deniz yolları, maden ocakları gibi yabancı kuruluşları paralarını ödeyerek millileştirmiştir. Reji İdaresi, Duyun-ı Umumiye İdaresi gibi ülkeyi sömüren ve onursuzlaştıran kuruluşlardan kurtulurken, bütçesi denk, ihracatı ithalatından fazla, 1 TL’si yaklaşık olarak 1 Dolara eşit, ve dünyanın en hızlı kalkınan 3 ülkesinden birisi olmuşsa Lozan’da prangalarından kurtulması ile mümkün olmuştur. Bütün kazanımlarına karşın, Türkiye Lozan Antlaşması ile bütün sorunlarını istediği şekilde çözememiştir elbette. Ancak antlaşma o günkü ekonomik, askeri ve siyasi imkanlara, koşullara ve uluslararası dengelere göre imzalanmıştır. Unutulmamalıdır ki bu antlaşma imzalandığında İstanbul hala işgal altındadır. İngiltere ve Fransa kendi parlamentolarında
RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1