LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

17 LOZAN’A GİDEN YOLDA MUDANYA MÜTAREKESİ GÜNLÜĞÜ hiç görmedim. Yalnız “nasılsınız?” veya “Allahaısmarladık” derken biraz gülümsüyordu. Elbette ki Ankara’nın aldığı kesin talimata göre hareket ediyordu. Ama teferruat hususunda bir üstattı… Hiç şüphe yok ki iyi bir generaldir. Ordusu da kendisine güvenmektedir…”9 Harrington’un değer vermemeye çalıştığı İsmet Paşa’nın, heyetleri karşıladığı Mudanya’daki yalının birinci katında sol yana düşen odalar konferans salonu olarak kullanılıyordu. İsmet Paşa anılarında katılımcı Generallerin tavırlarını ve gözlemlerini şöyle anlatmaktadır: “General Harrington, sağına soluna kendi kurmaylarından iki subayını aldı. Öyle, ayrı bir grupmuş gibi oturuyordu. Harrington İngilizce konuşuyordu. Kurmay Başkanı Albay Heywood müzakerelerde hazır bulunanlar arasındaydı. O, çok güzel Fransızca konuşuyordu. Harrington’un konuştuklarını Fransızcaya çeviriyor ve müzakereler böylece Fransızca olarak devam ediyordu.Resmi bir sıfatı olmamakla beraber müttefikler adına bizimle görüşmek üzere İzmir’e gelen Franklen Bouillon da Mudanya’ya gelmişti. Kendisi izleyici ve gözlemci olarak konferans salonuna girmişti. Müzakereleri salonun bir köşesinden seyrediyordu. Konferansa ben başkanlık yapıyordum. Müttefikler adına müzakereyi Harrington idare ediyordu. Yani İtilaf devletleri namına Harrington konuşuyordu. İstanbul’da çalıştıkları zaman, Harrington’un amir durumu onlarca kabul edilmişti. Gerçek şudur ki, Harrington yetenekleri itibariyle de amirleri durumundaydı. Öbür generaller de değerli insanlardı. Charpy, daha gençti ve biraz asabiydi. Mombelli yaşlıca bir insandı, sakin bir generaldi. Müzakereler devamınca, bir karar verileceği zaman müttefik generalleri hepsi ayrı ayrı, hükümetlerine sorup talimat almak mecburiyetinde olduklarını bildirdiler. Demek ki, hükümetleriyle irtibatları vardı. Charpy ile ilişkimiz, Fransızlarla açılmış olan yeni vaziyet dolayısıyla, daha elverişli görünüyordu. Ama askerî mütareke konuşulurken, Charpy, uygun olduğu zamanlarda arkadaşlarıyla birlikte hareket etmekten, uyumdan ayrılmıyordu. Mombelli genel olarak bana zorluk çıkarmadı. Haklı olduğumuz problemde, örneğin Trakya’nın tahliyesi konusunda, haliyle, 9 Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam, Cilt 1,İstanbul 1980, s. 206-207.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1