28 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN VE LOZAN’IN 100. YILINA ARMAĞAN “Konferansın son perdesini kaçırmak korkusu ile kabına sığmayan, kaptana bir düzüye; ‘daha, daha hızlı…’ diye bağıran, geminin bıraktığı çizginin zikzaklı olmasını kusur sayarak, dümenciye çıkışan Clayton ile beraber gurub zamanı Mudanya’ya vardık. Derhal anladık ki mühim konferans son safhasına varmış, her noktada anlaşma olmuş, yalnız bazı pürüzler kalmış… Sabaha varmadan mütarekenin imzalanması bekleniyordu. Talihin çok esaslı bir olayının tanıkları olabileceğimiz anlaşılmıştı. İçimiz rahattı, çok seviniyorduk. Derhal toplantı salonunun karşısına dikildik. Kapılar ara sıra açılıyor, kapanıyor, subaylar, kâtipler, memurlar girip çıkıyordu. Hepsinin yüzü gülüyordu. Salonun önündeki geniş sofa ve denize bakan taraça dört devlete mensup subaylar ve gazetecilerle doluydu. Bunlar, bir haftalık arkadaşlığın yarattığı teklifsizlikle birbirleriyle konuşuyorlardı. Hepsinin yüzünde sevinç ve neşe belirtileri vardı. Tereddütlü günler geçtikten, daha bir gün evvel savaş ihtimalleri kuvvetli göründükten sonra birdenbire barış güneşinin parlaması heyecandan gerilen sinirleri gevşetmiş, yürekleri ısıtmıştı.” 10 Ekim’de bütün görüşmeciler, bir kez daha konferans salonunda toplandılar. General Harrington, İsmet Paşa’ya “Hepimiz, cevabınızı öğrenmeğe geldik” demiştir. Gazeteci Yalman’ın anılarında dört generalin durumu ve bundan sonrası ise şöyle anlatılmaktadır: “Birdenbire kapılar açıldı. Meraklı seyircilerin arasına güler yüzlü delegeler karıştı. İngiliz Başdelegesi General Harrington, ‘Pek mesudum, pek memnunum’ sözlerini yineleyerek ortada dolaşıyor, İngiliz gazetecileriyle görüşürken, son çetin günlere ait endişelerini anlatıyordu. İsmet Paşa herkesle konuşuyor, her taraftan ileri sürülen düşünceleri âdeti üzere büyük bir dikkatle dinliyordu. Mudanya’da barışın temelini kuran generallerin dördünde de bir övünme hissi vardı. Savaşı kendileri yapmışlardı. Sonra diplomatlar ortaya atılmışlar, barışı bozmak için yıllarca zaman sarf etmişlerdi. Daha sonra yine askerler işi ele almışlar, savaşın ne demek olduğunu herkesten iyi bilen askerler, barış yolunu birkaç gün içinde bulmayı başarmışlardı.” Hazırlanan Fransızca metnin Türkçeye çevirisi amacıyla subay kadrosu yeterli olmayınca gazetecilerden de yardım istenmiş olduğunu, aynı
RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1