30 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN VE LOZAN’IN 100. YILINA ARMAĞAN TBMM, Hükümete Mudanya Ateşkes Antlaşmasını imza yetkisi verdi ve Ankara hükümeti anlaşmanın kabulünü kararlaştırarak bunu İsmet Paşa’ya bildirdi. Görüşmeler ancak 10 Ekim’i 11 Ekim’e bağlayan gece yarısından sonra başlayabildi ve tartışmalar sabah saat 06:00’ya kadar sürdü. Mudanya Konferansının son gecesi, üzerinde anlaşmaya varılan maddeler redaksiyon heyetlerine havale edilmeye başlayınca, başından beri konferansa egemen olan gergin ve tartışmalı hava dağıldı. Son işler bitince General Harrington resmi bir tavır takınarak: ‘Haydi imza edelim’ dedi. Delegeler, çok dikkatli bir şekilde sahifeleri çeviriyorlar, her sahifenin altına adlarının ilk harflerini koyuyorlar, en sonunda da imzalarını basıyorlardı. İsmet İnönü için General Harrington, Ş. S. Aydemir’in İkinci Adam kitabında yer verdiği mektubunun sonlarında şöyle yazar: “Her satırı gayet dikkatle tetkik eder ve baştan sona kadar okur, notlarını süratle alır ve satırların altında gizli bir mana bulunmadığına kanat getirmedikçe fikrini söylemez. Ama daima nazik davranır. Heyecanlandığını hiçbir zaman belli etmedi. Bir nevi hukukçu kafası var. Bir vesikayı baştan sona kadar okur, sonra birkaç dakika düşünür ve ondan sonra her paragraf hakkında fikrini söyler. Çalıştığımız müddetçe onu büyük bir dikkatle tetkik ettim. Bunun için her fırsattan faydalandım. Fakat bütün gayretlerime rağmen onu biraz daha insancıl kılmaya muvaffak olamadım. Konferansımızın sonlarına doğru kendisine karşı daha saygı hisleri duydum öyle sanıyorum ki, konferansa seçilmesi iyi olmuştur ve konuşulanların çok daha ötesini görmektedir…” Gazeteci Ahmet Emin Yalman, imzanın heyecanına kapılanlar dışarıda havanın aydınlandığının bile farkında olmadıklarını söylüyor: “Bu sırada gün epeyce ağarmıştı. İmza ile meşgul olan delegeleri seyredenler, bunun aynı anda farkına vardılar. Bütün başlar dışarı doğru çevrildi. Yeni bir gün 1922 Ekiminin on birinci günü doğuyordu. Bunun, bürün dünyanın tarihi için önemli bir gün olduğunu herkes derinden derine duyuyordu. Heyecanın en yüksek bir dakikasında boğuk bir dü-
RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1