LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

121 LOZAN’A KADAR GÖÇ VE LOZAN ANTLAŞMASI SONRASINDA MÜBADELE UYGULAMASI Mal Müdürü, Hükümet Doktoru, Belediye Başkanı ve yine seçilecek iki kişiden oluşuyordu. İskân içerisinde önemli bir yeri olan sağlık sorunları için görevli sağlık memurları, her ay gelen ve ölen muhacir ve mültecilerin sayılarını, giderlerini Bakanlığa bildirmekle yükümlü idi. Yüz kişiyi geçen muhacir ve mültecilerin sevk işleri için ihtiyaç duyulması halinde, sevk memurları tayin etmek, sağlık memurları ile tıbbi malzeme sağlamak yine bu komisyonların görevleri içerisindeydi. Hilal-i Ahmer Cemiyeti ise elbise, malzeme, mesken ve diğer ihtiyaçları tamamlamakla görevli idi.33 İskân bölgeleri Dahiliye ve İktisat Vekâletleriyle yapılan görüşmeler sonunda Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti’nce tayin ve tespit ediliyordu. Muhacir ve Mülteci Komisyonları vilayetlerde sıhhiye müdürlerine, kazalarda ise hükümet doktorlarına bağlıydı.34 1923 sonrasında, gerek mübadele ve gerekse diğer yollarla Türkiye’de yaşanan nüfus hareketliliğinde iş gücüne olan ihtiyaç kadar, mübadele yolu ile gidenlerden kalan malların bakımsızlıktan ziyan olması yolundaki endişe de önem taşımaktadır. Türk- Yunan mübadelesi sonucunda ticari, ekonomik, sınai ve kültürel anlamda bir boşluğun ortaya çıktığı, Türkiye’de bu sektörlerde iş gücü ve girişimci eksikliğinin görüldüğü tespit edilirken Yunanistan’da bunun tersi yaşanmıştır. Çünkü Türkiye’den ayrılan Rumların içinde hekim, sanatkâr, hukukçu, tüccar gibi Türkiye’den ayrılmadan önce bu alanı elinde bulunduran değişik meslek gruplarından insanlar vardı. Onların ayrılmasıyla ortaya çıkan boşluk yaklaşık 11 milyon nüfusu bulunan Türkiye’de söz konusu alanların iş gücü ihtiyacı açısından sorun yaratabilirdi.35 Türkiye 1923 sonrasında Mübadele kavramının yanı sıra anlaşma dışı kalan “Gayr-ı Mübadiller,” savaşta evleri veya malları yanmış “Harikzedeler”, mesken buhranı yaşayan ve yangın sonrasında evsiz kalan “Memurlar” ve “Mülteciler” gibi kavramlar ve bu kavram içerisine giren insanların sorunları ile karşı karşıya kalmaya başlamıştır. Batı Anadolu bölgesi ve özellikle İzmir, Selanik’ten geleceklerin ana iskân alanı durumundadır. İlk etapta öncelikli olarak mübadeleye tabi insanların huku33 Düstur, Üçüncü Tertip,Cilt 2,İstanbul 1929, s. 74-76. 34 Düstur, Üçüncü Tertip,Cilt 3, İstanbul 1929, s. 68. 35 Rifat Uçarol, Siyasi Tarih, İstanbul 1985 ,s. 306-309.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1