LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

169 LOZAN ANTLAŞMASI BAĞLAMINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI VE GÜVENLİK POLİTİKASI olan coğrafi yakınlığı sebebiyle, etrafı sosyalist tehlikelerle dolu bir ülke imajı çiziyordu. Ancak Sovyetleri oluşturan kurucu temeller, Türkiye’nin değerlerinden çok farklıydı. Türkiye, yeni düzende Batı’nın yanında yer alması gerektiğini biliyordu. Bu nedenle 1947’de IMF’ye üye oldu. ABD, Ortadoğu’daki gücünü artırmak ve bu ülkelerin sadakatini kazanmak için 1948’de Truman doktrinine dayalı Marshall yardımını başlattı. Türkiye bu yardımlardan yararlanan ülkelerden biri oldu. Ancak bunlar komünizm tehlikesiyle savaşmak için yeterli değildi. Sovyetler Birliği sıcak denizlere inme emeli doğrultusunda yayılmacı politikalar izlemektedir ve II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’den toprak talebinde bulunur. Sovyet politikalarındaki yayılma eğilimi o dönemde Türk ve Amerikan politikalarının yakınlaşarak iki ülke arasındaki işbirliğinde bir artış yaşanmasına neden olmuştur. II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da Sovyetlere karşı koyabilecek bir gücün kalmayışı Sovyetlere yayılmacı politikalar izleyebilmek adına yeni bir fırsat doğurmuştu. Sıcak denizlere inme emeli içerisindeki Sovyetler Birliği, 19Mart1945’deTürkiye’ye bir nota vererek geçerlilik süresi 7 Kasım1945’de bitecek olan 1925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşmasını yenilemeyeceğini bildirdi. Bu notaya gerekçe olarak II. Dünya Savaşı sonrasında oluşan uluslararası dengeleri gösteriyordu. Sovyetlerin yayılma politikası içerisine girmesi ve Akdeniz’e inmesi Amerikan çıkarlarıyla çelişiyordu. Sovyetler Birliği’nin Amerika, İngiltere ve Türkiye’ye, Montreux Boğazlar Sözleşmesi hükümlerinde değişiklik yapılmasını isteyen bir nota göndermesi üzerine, Amerika hızlı bir karar alma sürecine girdi.48 İnönü, Türkiye’yi demokratik dünyanın tarafında konumlandırmak adına çok partili hayata geçiş gibi içe ve dışa dönük politikalar geliştirmek durumunda kaldı. Bu bir anlamda Atatürk’ün modernleşme ve güvenlik eksenli politikaların bir devamı veya gereği idi. Soğuk Savaş’ın başlangıcında İnönü liderliğindeki Türkiye’nin dış politikada temel hedefi Sovyet tehdidinin önlenmesi ve buna bağlı olarak Batıyla siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda işbirliğini geliştirebilmekti. 14 Mayıs 1950’de iktidara 48 Mehmet Gönlübol, Haluk Ülman, Olaylarla Türk Dış Politikası (1919-1995), Ankara, Siyasal Kitabevi, 1996, s. 191.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1