LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

53 ÇÖKÜŞTEN ZAFERE LOZAN, OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E 200 YILLIK MÜCADELE bu sözü duymaktan rahatsız olmuştu. Özel bir görüşmede şöyle dedi: “İsmet sen bana tıpkı laternayı hatırlatıyorsun. Bizi bıktırıp usandırıncaya kadar hep aynı havayı çalıyorsun. Milli egemenlik, milli egemenlik, milli egemenlik. Bu sözü duymaktan hepimize gına geldi.”1 İnönü, Curzon’un bu yakınmalarına 6 Ocak 1923 tarihindeki resmi toplantıda şöyle cevap vererek görüşlerini zabıtlara geçirdi: Seha Meray’ın Lozan Zabıtları kitabında belirttiğine göre İsmet Paşa resmi bir toplantıda bu sözlere şöyle cevap verdi: “Türk egemenliğinden çok söz etmiş olmamızdan yakınılmıştır. Burada bağımsızlığının bilincine varmış ve adaletli bir barışa ulaşmak isteyen bir ulusu temsil etmekteyiz; biz Konferansa eşitlik içinde işlem göreceğimiz güvencesiyle geldik; egemenliğimizden sık sık söz etmek durumunda kalmışsak, bize egemenliğimizi çiğneyecek nitelikte yapılmış tekliflerle, buna zorlanmış olmamızdandır; egemen başka hiçbir devlet, Yunanistan bile, bu nitelikte tekliflerle karşılaşmamıştır. Türk halkının her şeyden önce, bağımsız başka herhangi bir ulus gibi işlem görmeye hakkı vardır.” Osmanlı Borçları da müzakerelerde öneli bir yer tutuyordu. İsmet Paşa Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmış olan devletlerin de kendi paylarına düşen borçları üstlenmelerini istedi. Ayrıca Yunanistan’ın Türkiye’deki yakıp yıkmalarını da tazmin etmeleri konusunun gündeme alınmasını istedi. İtilaf devletleri ise İngiltere, Fransa ve İtalya’nın Türkiye’deki işgalleri dönemindeki giderlerinin Türkiye tarafından ödenmesini istiyorlardı. İsmet Paşa bu taleplere karşılık İtilaf devletlerinin yaklaşımının Mondros Mütarekesi’ne dayandığını, oysa Türkiye’nin Lozan’a Mudanya Mütarekesi’nden geldiğini söyledi. Mali konularda çözülmesi gereken başka sorunlar da vardı. Örneğin Osmanlı Devleti’nin Berlin ve Viyana’da yatırmış olduğu 5 milyon altın lira vardı. İtilaf devletleri bu parayı geri vermeye yanaşmıyorlardı. İngiliz tersanelerine ısmarlanmış ve bedeli ödenmiş Sultan Osman ve Reşadiye gemilerinin parasının geri ödenmesinden de kimse söz etmiyordu. 1 John Grew, Atatürk ve İnönü, Cumhuriyet Yayınları, İstanbul, 2000, s. 32.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1