LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

61 ÇÖKÜŞTEN ZAFERE LOZAN, OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E 200 YILLIK MÜCADELE ilişkilerin yeniden başlaması 1927 yılına kadar mümkün olamadı. Lozan Antlaşmasının imzalanmasından üç ay sonra Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Türkiye oldukça kısa süre içinde demokratik, laik ve çağdaş bir devlet olarak dünya ülkeleri arasında hak ettiği yeri aldı. Musul Meselesi Lozan Konferansının kapsamı dışında bırakıldı. Bu konunun Türkiye ile İngiltere arasında görüşülerek çözümlenmesi kararlaştırıldı. Bu görüşmelerden sonuç çıkmayınca Milletler Cemiyetine gidildi. O aşamada Güney Doğu Anadolu’da yabancıların kışkırtmasıyla Nasturi isyanı ve Şeyh Sait ayaklanması çıktı. Bu isyanlar Türk silahlı kuvvetleri tarafından kısa sürede bastırıldı. Musul meselesi hakkında Milletler Cemiyeti ile Uluslararası Adalet Divanında İngiltere’nin beklentileri doğrultusunda karar alındı. 5 Haziran 1926 yılında Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan Ankara antlaşmasıyla Musul meselesi çözüldü, sınır kabul edildi. Musul petrol gelirlerinin %10’u 25 yıl süreyle Türkiye’ye tahsis edildi. İkinci Dünya Savaşının yaklaştığı yıllarda uluslararası alanda olumsuz gelişmeler oldu. Milletler Cemiyeti uluslararası alandaki önemini ve etkinliğini kaybetti. Lozan Antlaşmasının Boğazlar Sözleşmesinin günün koşullarına uydurulması için Türkiye’nin girişimiyle Lozan’ı imzalayan ülkeler arasında Montrö’da toplanan Konferansta Türkiye’nin güvenlik çıkarlarına daha uygun bir sözleşme imzalandı ve bu sözleşme Lozan’ın Boğazlar Sözleşmesi’nin yerini aldı. O sırada imzalayıcı ükeler arasında yer almayan İtalya daha sonra sözldeşmeyi imzaladı. Montrö sözleşmesinde Lozan’dan farklı olarak Boğazlar ve Marmara çevresindeki askersizleştirilmiş alanlar kaldırıldı. Türkiye o alanlarda askelerini konuşlanırma hakkına sahip oldu. Boğazlar Komisyonu kaldırıldı. Onun yetkilerini Türkiye üstlendi. Lozan’da olmayan “Yakın bir savaş tehlikesi kavramı kabul edildi. Türkiye’nin önerisiyle kabul edilen bu değişiklikler ülkemizin güvenlik ve siyasal çıkarlarına daha çok hizmet edecek bir durum yarattı. Atatürk’ün yıllarca süren çabalar sonucunda Fransa’yı ikna etmesi üzerine 1938’li yılların sonuna doğru Hatay’ın bağımsızlığına kavuşma sağlandı. Atatürk’ün ölümünden kısa bir süre sonra da Hatay anavatana katıldı. Yıllarca Atatürk’ün en yakın çalışma arkadaşı olan ve O’nun ölü-

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1