LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

153 LOZAN ANTLAŞMASI BAĞLAMINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI VE GÜVENLİK POLİTİKASI kaçınan realist dış politikayı öne çıkarmıştır. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1923 yılında kuruluşundan bu yana dış politikasında, Mustafa Kemal Atatürk’ün bırakmış olduğu miras doğrultusunda “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesini benimsemiştir.25 1921 yılından itibaren 1944 yılına kadar Genel Kurmay Başkanlığını Mareşal Fevzi Çakmak yürütmüştür. Çakmak’ın Genelkurmay Başkanı olduğu bu dönemde Genel Kurmay ile ilgili düzenleme Mareşal’in kişiliğine bağlı olarak yapılmıştır. Başka bir ifade ile Mustafa Kemal’in İsmet Paşa ile birlikte en güvendiği komutanlarından birisi olarak Çakmak Paşa, Türk savunma ve güvenlik politikasına çok kritik dönemlerde yön veren en önemli askeri lider olarak ön plana çıkmıştır. Kuruluş Döneminde dış politika belirlenirken, ulusal ve uluslararası gerçekleri göz önünde bulundurulmuş ve Türkiye gerçekçi dış politika sayesinde bağımsızlığını ve egemenliğini korumuştur. Gerçekçilik politikasının en iyi örneklerini Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı Dönemlerinde, Misak-ı Milli’nin kabul edilmesi ve Kurtuluş Savaşı’nda Sovyetler Birliği ile iyi ilişkilerin ve işbirliğinin yürütülmesinde görmek mümkündür. Misak-ı Millî sınırları içerisinde yer alan İskenderun Sancağı (Hatay), gerek Millî Mücadele döneminde gerekse Lozan Barış Antlaşması sırasında ve sonrasında Türk dış politikasının hassasiyet noktalarından birini oluşturmuştur. İçerisinden geçilen dönemin şartlarının zorlaması sonucunda Ankara İtilafnamesi (1921) ve Lozan Barış Antlaşması’yla (1923) Misak-ı Millî sınırları dışında kalan Hatay, 1930’lu yılların ikinci yarısıyla birlikte Türkiye’nin dış politikasında birincil önceliğe haiz bir mesele haline gelmiştir. Statükoculuğun Türk Dış Politikasındaki bir diğer anlamı da var olan ülke sınırlarını koruma, değiştirmek istememe ve memnun olmayı ifade etmektedir. Türkiye, Misak-ı Milli sınırlarıyla yetineceğini kabul ederek kendisini maceralara sürükleyecek davranışlardan kaçınmıştır. Bu politikanın sonucu olarak Türkiye toprakları dışında kalan soydaşlarına yönelik olarak yayılmacı bir politika izlemeyeceğini de kabul etmiştir.26 25 Sina Akşin, “Atatürk’ün Dış Siyaset Modeli”, Çağdaş Türk Diplomasisi 200 Yıllık Süreç, Ankara 15-17 Ekim 1997, Türk Tarih Kurumu, s.277. 26 Uluslararası ilişkilerin ve sistemin dinamik yapısı içerisinde statüko yanlılığını Türkiye’nin kendisi ve komşuları için güvenlik üreten bir siyasa izlemesi olarak betimleyebiliriz. Türkiye’nin dış politikasındaki bu tutumunu Lozan Barış Antlaşması’ndan günümüze büyük ölçüde koruduğu görülür. Türkiye

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1