LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

162 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN VE LOZAN’IN 100. YILINA ARMAĞAN itibariyle yeniden bölge ve dünya dengelerinde söz sahibi olmaya başlamıştır. Bu açıdan bu gelişme Türkiye’nin dış ve iç politikada önemli bir başarısıdır. Montrö Konferansı Türk Dış politikasında yeni bir dönemi başlatmış, Türk – İngiliz İlişkileri yıllar sonra işbirliğine dönüşmüş, İngiltere Boğazlardaki Türk çıkarlarının savunmasını yapmış, Türkiye’nin gerekliliği, İtalyan yayılmasına karşı bölge güvenliğinin Türkiyesiz olamayacağı gerçeği ortaya çıkmıştır. Montrö Sözleşmesi, aynı zamanda İtalya’ya karşı, İngiltere ve Fransa’nın Akdeniz de kuvvetlenmesine sebep oluyor, Sovyetlerin gelecekte Akdeniz deki genişleme emellerini de engelliyordu. Türkiye, Almanya’ya karşı II. Dünya Savaşı öncesinde Batılı Ülkelerin yanına geçmiş oluyordu. Böylece de I. Dünya Savaşı sırasında, İngiltere ve Fransa’nın Türklere karşı yaptığı hatalı politika bir daha tekrarlanmamış oluyordu. Esasen, yaşadığımız XXI. yüzyıl gerçeklerinin ortaya koyduğu güçler dengesindeki kargaşa ve dış politika stratejilerindeki çatışma problemleri açısından dikkatle bakıldığında, Atatürk’ün koyduğu dış politika stratejisinin; bölgesel ve küresel boyutlarda artan gerginlik ve belirsizlik ortamında dahi, tavizsiz olarak takip edildiği açıktır. Bu bakımdan, Atatürk’ün dış politika esaslarında öngörülen ilkelerin muhafazası, bu kritik kararlılığı yansıtması nedeni ile de ayrıca nev’i şahsına münhasır özel bir önem arz ettiği ayrı bir gerçektir. Unutmamak gerekir ki, Türk bağımsızlık ve egemenlik hareketi ile Millî Kurtuluş Savaşı, askerî ve siyasal veçheleri bakımından idealist ve örnek bir karakteri haiz olup, Misak-ı Millî hedeflerine ulaşılmasında takip olunan dış politika aksiyonları, bu mücadelenin uluslararası ortama açılan penceresi olmuştur. Atatürk Türkiye’sinin en yakın ilişkiler sürdürdüğü devlet, Sovyetler Birliği olmuştur. Çünkü Ruslar bir yandan komünist rejimin kurumsallaşmasını kendi ülkesinde yerleştirinceye değin, güneyindeki Türkiye ile dostluk bağları kurmak ve onun Batılılara yanaşmasını önlemek isterken, diğer yandan Türkiye de, Kurtuluş Savaşı boyunca hatta 1923 Lozan Antlaşması’ndan, 1936 yılına dek Sovyetler Birliği’nden başka dayanacağı büyük bir devlet olmadığından, ona yakınlaşmak zorunda kalmıştır. Özellikle SSCB’nin dağılmasının ardından tarihî kuzey komşumuzda meydana gelen siya-

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1