LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

36 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN VE LOZAN’IN 100. YILINA ARMAĞAN adamın kontrolü altındaydı. 1839’da Tanzimat ilan edilirken Padişah Abdülmecit Cunning’e şöyle diyor: “İngiltere’nin güvenini ve yakınlığını kazanmak isterim.” O sırada büyük devletler Osmanlı İmparatorluğunu parçalayıp paylaşmak emelini güdüyorlardı. Rus Çarı I. Nikolay, 1853’de Saint Petersburg’da İngiliz Büyükelçisi Hamilton Seymour’a Osmanlı İmparatorluğunun çöküntü içine girdiğini söyleyerek “ Kucağımızda hasta, hatta çok hasta bir adam var. Günün birinde, gerekli düzenlemeler yapılmadan elimizden kayıp giderse büyük bir talihsizlik olur” demiştir. 1853 yılında Rusya Bahriye Nazırı Prens Mençikov’u İstanbul’a göndererek Osmanlı devletindeki bütün Ortodoksların koruyuculuğunun Rusya’ya bırakılması için ültimatom vermiştir. Osmanlılar bunu kabul etmeyince Rusya, Eflak ve Buğdan’ı işgal etmiş, Kırım savaşı çıkmıştır. İngiltere ve Fransa Osmanlıların yanında savaşa katılmış ve savaş büyük bir zaferle sona erdirmek üzereyken Fransa kendi çıkarları doğrultusunda entrikalar yaparak Rusya’yla barış için gizli temaslarda bulunmuştur. Gene de Osmanlı devleti savaşın galiplerinden biridir. Buna rağmen müttefikleri Osmanlı devletinden taviz beklemiş ve 1856 yılında ilan edilen Islahat Fermanı Batılılara verilmiş bir taviz niteliğinde olmuştur. Pool, kitabında, “Islahat Fermanının hemen her satırında Canning’in kaleminin izi görülür” diyordu. 1857 yılında Wight Adasındaki Osborne’da İngiltere Kraliçesi Victoria ile görüşen Fransız İmparatoru III. Napolyon “Türkler barbardır. Avrupa’dan kovulmaları gerekir” diyor ve Kraliçe’yle Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması için görüşmelerde bulunuyordu. 1868 yılında İngiltere’de Başbakanı Gladstone “Türklerin Avrupa’dan kovulması gerekir” diyordu. Kırım Savaşı’nda yapılan harcamalar, aşırı israflar Osmanlı devletini büyük bir ekonomik kriz içine sokmuş, devlet adım adım yarı sömürge haline gelmiştir.23 Aralık 1876 tarihinde Mithat Paşa’nın girişimiyle II. Abdülhamit tarafından ilan edilen Kanuni Esasi ve Meşrutiyet idaresi bu olumsuz gidişin durdurulmasını sağlayamamış ve zaten bundan bir yıl sonra padişah II. Abdülhamit Meclisi kapatarak Meşrutiyet idaresini fiilen askıya almıştır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1