LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 100. YILINA ARMAĞAN

77 LOZAN’DA TÜRK DELEGASYONU Lozan’daki çalışmalar için yine üç komisyon kurulmuştur. İngiliz temsilci Rumbold başkanlığında kurulan Birinci Komisyon’da henüz çözüme bağlanmayan arazi sorunları ve yabancılara karşı uygulanacak adlî rejim; Fransız temsilci Pelle başkanlığında toplanacak İkinci Komisyon’da malî ve sıhhî konular; İtalyan temsilci Montagna başkanlığındaki Üçüncü Komisyon’da ekonomik sorunlar görüşülecekti.57 Özellikle Meriç sınırının çizilmesi, İtilaf Devletleri askerlerinin İstanbul’u boşaltmaları,58 Meis adasının statüsü, yabancıların adlî makamlar karşısındaki durumu, Duyun-ı Umumiye, borç kuponlarının ödeme şekli ve tamirat meselelerindeki anlaşmazlıklar görüşmelerin yavaş ilerlemesine neden olmuştur.59 Türk heyeti, birinci dönem görüşmelere göre Lozan’a daha hazırlıklı olarak gelmişti ve elinde bir antlaşma projesi vardı. Görüşmeler neticesinde 18 Mayıs’ta Birinci Komisyon’daki toplantıda kapitülasyonlara son verildiği kabul edildi. Sınır meselesi, 4 Haziran’daki görüşmede çözülebilmiş ve Meriç nehrinin ortasından sınırın geçtiği kabul edilmişti. Yine, Suriye ve Irak sınırları konusunda Fransız ve İngiliz istekleri kabul edildi. Osmanlı borçlarının Osmanlı Devleti’nden ayrılan topraklara sahip devletler arasında bölüştürülmesi ve Türkiye’nin de kendi payına düşen borcu ödemesi kararlaştırıldı.60 Yunanistan’ın Türkiye’ye Karaağaç’ı bırakmasına karşılık61, Türkiye savaş tazminatı istemekten vazgeçti. İstanbul ve boğazların boşaltılması meselesi de tahliye protokolü ile halledildi. Bu protokole göre, anlaşmanın onaylanmasıyla tahliye süreci başlayacaktı. Üç komisyon’un 17 Temmuz’da gerçekleşen son toplantılarında bütün sorunlar için anlaşmaya varılmıştı.62 57 S. R. Sonyel, a.g.e., s. 342. 58 İstanbul’un tahliyesi meselesinde İsmet Paşa, Lozan görüşmelerinin ilk anından itibaren ısrarcı olmuştur. Buna karşın İtilaf Devletleri ellerindeki “en güçlü koz” olarak gördükleri İstanbul ve boğazlar bölgesinin tahliyesi konusunu son ana kadar ertelemeye çalışmışlardır. Bkz. Bülent Bakar, “Esaretten Kurtuluş: İtilâf Devletlerinin İstanbul’u Tahliyesi”, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı: 23, Güz 2009. 59 Ö. Kürkçüoğlu-Ç. Erhan, a.g.m., s. 94. 60 M. Budak, a.g.e., s. 446-460. 61 Tazminat olarak Karaağaç ile yetinilmiş olmasını Ali Fuat Cebesoy şu ifadelerle eleştirmektedir; “Yunanistan, nihayet yaptıklarının cezasını çekmiş, Anadolu’ya çıktığı yerden mağlup ve perişan denize dökülmüştü. Fakat ne yazık ki, arkada büyük bir vatan parçasını harap bir halde bırakmıştı. … Yüz milyonlarca lira ile telafi edilemeyecek olan bir zarar ve ziyana mukabil Edirne’mizin bir mahallesi olan Karaağacı taviz almak suretiyle bu mühim davamızın bir sonuca bağlanması kadar hazin bir şey olamazdı. Anadolu’nun bir parçası olan Sisam ve Midilli adaları Türkiye’ye terk edilmiş olsaydı, belki o zaman tamirat meselesi halledilmiş sayılırdı.” A. F. Cebesoy, a.g.e., s. 333-336. 62 S. R. Sonyel, a.g.e., s. 343-353.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzE2Njg1